Robbie Magat, Etkinlik ve Sponsorluk Müdürü
2016 yazında, bir aile dostu olan Ali Ewoldt, Broadway’de Christine’i oynayan ilk siyah aktris olarak tarihe geçti. Bir Filipinlinin bu dönüm noktasını işaret ettiğini görmekten özellikle gurur duyduk. Ali bizi sahne arkasına alarak soyunma odasına götürdü ve efsanevi sette tam bir tur attı. Giysilerinin rafta ne kadar ağır olduğuna şaşırdım!
Christine Zhang, Görsel Düzenleme Asistanı, Grafik
Ailemin bana The Phantom of the Opera’daki baş karakterin adını verdiğinden oldukça eminim. Birçok göçmen gibi biz de Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleştikten kısa bir süre sonra, 1990’ların ortalarında Amerikanlaştırılmış ilk isimleri benimsedik. Babam bana, kendisinin ve annemin Amerikan isimleri listesinden “belirli bir sebep olmaksızın” kendi isimlerini seçtiklerini söyledi. Benim için de bir listeleri vardı ve uzun süre adımın Christine olduğunu düşünmedim. Ta ki ailemin “Phantom” müziğine olan sevgisini hatırlayana kadar.
Çin’deki “Phantom” kadrosundan bir kaset almışlardı. Broadway şovunu görmeden çok önce, hikayeyi (çoğunlukla doğru) yorumlamak için elimizden gelenin en iyisini yaptığımız uzun araba yolculuklarında şarkıları ezberledik ve “Gecenin Müziği” nin söylediği aile karaoke seanslarına katıldık. Benim için bir isim bulmaya karar verdiklerinde, dizinin sözlerinde en belirgin şekilde yer alan isim olan Christine listenin başına yükseldi. Müzikal, “Bu ismi aklımıza getiren şeylerden biri” dedi babam.
Debra Kamin, muhabir, emlak
“Phantom”u ilk kez ikinci sınıftayken, ailem ve kız kardeşimle Toronto’ya gittiğimde izledim. Birinci perdenin sonunda avize düştüğünde o kadar şaşırdım ki önümdeki koltuğun altına daldım. Gösteriden sonra, kabusları önlemek umuduyla babam beni sahne kapısına götürdü ve Hayalet Colm Wilkinson’ı görmek istedi.
Büyük bir Broadway hayranı olan babam, Bay Wilkinson’ı Les Misérables’da Jean Valjean’ı canlandırırken izlemişti, bu yüzden ona, “Mr. Wilkinson, bu ‘hayalet’ aksiyona devam edersen, Javert seni asla bulamayacak!” Bay Wilkinson çok sevindi ve bizi sahne arkasına davet etti ve bana tüm dekor ve kostümlerin sahnede nasıl yaratılmış gibi göründüğünü gösterdi. O gece tek bir kabus görmemekle kalmadım, tiyatro aşkım da doğdu.
2016 yazında, bir aile dostu olan Ali Ewoldt, Broadway’de Christine’i oynayan ilk siyah aktris olarak tarihe geçti. Bir Filipinlinin bu dönüm noktasını işaret ettiğini görmekten özellikle gurur duyduk. Ali bizi sahne arkasına alarak soyunma odasına götürdü ve efsanevi sette tam bir tur attı. Giysilerinin rafta ne kadar ağır olduğuna şaşırdım!
Christine Zhang, Görsel Düzenleme Asistanı, Grafik
Ailemin bana The Phantom of the Opera’daki baş karakterin adını verdiğinden oldukça eminim. Birçok göçmen gibi biz de Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleştikten kısa bir süre sonra, 1990’ların ortalarında Amerikanlaştırılmış ilk isimleri benimsedik. Babam bana, kendisinin ve annemin Amerikan isimleri listesinden “belirli bir sebep olmaksızın” kendi isimlerini seçtiklerini söyledi. Benim için de bir listeleri vardı ve uzun süre adımın Christine olduğunu düşünmedim. Ta ki ailemin “Phantom” müziğine olan sevgisini hatırlayana kadar.
Çin’deki “Phantom” kadrosundan bir kaset almışlardı. Broadway şovunu görmeden çok önce, hikayeyi (çoğunlukla doğru) yorumlamak için elimizden gelenin en iyisini yaptığımız uzun araba yolculuklarında şarkıları ezberledik ve “Gecenin Müziği” nin söylediği aile karaoke seanslarına katıldık. Benim için bir isim bulmaya karar verdiklerinde, dizinin sözlerinde en belirgin şekilde yer alan isim olan Christine listenin başına yükseldi. Müzikal, “Bu ismi aklımıza getiren şeylerden biri” dedi babam.
Debra Kamin, muhabir, emlak
“Phantom”u ilk kez ikinci sınıftayken, ailem ve kız kardeşimle Toronto’ya gittiğimde izledim. Birinci perdenin sonunda avize düştüğünde o kadar şaşırdım ki önümdeki koltuğun altına daldım. Gösteriden sonra, kabusları önlemek umuduyla babam beni sahne kapısına götürdü ve Hayalet Colm Wilkinson’ı görmek istedi.
Büyük bir Broadway hayranı olan babam, Bay Wilkinson’ı Les Misérables’da Jean Valjean’ı canlandırırken izlemişti, bu yüzden ona, “Mr. Wilkinson, bu ‘hayalet’ aksiyona devam edersen, Javert seni asla bulamayacak!” Bay Wilkinson çok sevindi ve bizi sahne arkasına davet etti ve bana tüm dekor ve kostümlerin sahnede nasıl yaratılmış gibi göründüğünü gösterdi. O gece tek bir kabus görmemekle kalmadım, tiyatro aşkım da doğdu.