Alenen tahkir ne demek ?

Burak

Global Mod
Global Mod
Alenen Tahkir Nedir? Bir Kelimenin Başına Gelenler ve Mahalle Dedikodusu Arasındaki İnce Çizgi

Geçen gün arkadaş grubunda klasik bir “yanlış anlaşılan cümle” vakası yaşandı. Tolga, kahvesini karıştırırken, “Ya ben sadece eleştirdim, ne var bunda?” dedi. Gözde ise kaşlarını kaldırıp, “Tolga, sen eleştiriden ziyade alenen tahkir ettin” deyiverdi.

Tolga bir an durdu:

— Alenen ne? Tahkir mi? O da yeni çıkan kahve türlerinden biri mi?

Masa bir anda sessizleşti.

İşte o an fark ettim, “alenen tahkir” sadece hukuki bir terim değil; aynı zamanda günlük hayatımızda yaşayıp da farkına varmadığımız bir sosyal refleksmiş.

Bir Kafe Masasından Adliyeye Uzanan Yol

“Alenen tahkir” Türk Ceza Kanunu’nda geçen ciddi bir ifade. Kabaca, birini toplum önünde açıkça küçük düşürmek, aşağılamak, onurunu zedelemek anlamına geliyor.

Yani öyle arka sokakta fısıltıyla değil; herkesin duyacağı şekilde, “yayın yapar gibi” birini rencide etmekten bahsediyoruz.

Ama işin mizahi tarafı şu: Bizde alenen tahkirin prototipi, genelde sosyal medyada yaşanıyor.

Biri bir yorum yapıyor: “Bu saç rengi sana hiç gitmemiş.”

Diğeri cevap veriyor: “Sen aynaya hiç baktın mı?”

Ve hop, olay artık “beğeni” seviyesinden “hakaret davası” seviyesine geçiyor.

Erkeklerin Stratejik Savunması, Kadınların Empatik Rehberliği

O gün kafedeki tartışmada, Tolga hemen çözüm odaklı moduna geçti:

— Tamam ya, yanlış anlaşılmışım. Bundan sonra iletişimi yazılı hale getiriyorum, kanıt olur.

Tam bir stratejist.

Ama Gözde olaya bambaşka baktı:

— Tolga, mesele kanıt değil; mesele insanların kalbinde bıraktığın iz. Bazı sözler mahkemede değil, vicdanda yargılanır.

İşte bu fark, toplumsal iletişimin en güzel özetiydi. Erkekler genelde “nasıl çözerim” diye düşünürken, kadınlar “nasıl hissettirdim” diye sorar.

Ve ikisi bir araya geldiğinde ortaya adaletin insani yüzü çıkar. Çünkü hukuk sadece kağıt üzerindeki madde değildir; duygusal zekâyla yoğrulmadığında eksik kalır.

Tahkirin Günlük Versiyonları: Ofis, Aile, ve WhatsApp Grupları

“Alenen tahkir” dendiğinde çoğu insanın aklına mahkeme gelir. Oysa biz bunu her gün mikro dozlarda yaşarız.

• Ofiste: “Senin hazırladığın sunumu ben beş dakikada yaparım.”

• Ailede: “Senin yaşında ben çoktan ev almıştım.”

• WhatsApp grubunda: “Senin esprilerin artık eskidi.”

Tahkirin aleniliği sadece kalabalıkla ilgili değildir. Bazen üç kişi bile yeterlidir. Çünkü mesele kaç kişinin duyduğu değil, birinin onurunun nasıl zedelendiğidir.

Ama gelin dürüst olalım: Hepimiz bir noktada birini istemeden incitmişizdir.

Burada asıl mesele, “niyet mi önemli, sonuç mu?” sorusudur.

Bu soruya hukuk “ikisi de” derken, insanlık bazen “keşke kalp kırmadan konuşabilsek” diyor.

Bir Suçun Anatomisi: Aleniyet Ne Demek?

“Alenen” kelimesi, Arapça “aleni” yani “açıkça” kökünden gelir. Yani gizli kapaklı değil, herkesin gözü önünde yapılan eylem.

Hukuken, bir eylemin aleni sayılabilmesi için üçüncü kişilerin duyabileceği veya görebileceği ortamda olması yeterlidir.

Yani televizyon ekranı, sosyal medya paylaşımı, hatta açık ofis ortamı… Hepsi bu kapsamdadır.

Bir arkadaşım, “Ama ben sadece kendi sayfamda paylaştım, takipçilerim az,” dediğinde, ona şöyle cevap verdim:

— Sayfan açık mıydı?

— Evet.

— O zaman geçmiş olsun, aleniyet şartı tamam.

İfade Özgürlüğü mü, Tahkir mi? İnce Bir Bıçak Üzerinde Yürümek

Modern toplumun en büyük tartışmalarından biri budur:

“Ben sadece fikrimi söyledim” ile “beni aşağıladı” arasındaki çizgi nerededir?

Bir psikolog arkadaşım şöyle der:

> “Eleştiri davranışa yöneliktir, tahkir kişiliğe.”

Yani “Bu fikir saçma” demek eleştiridir, ama “Sen saçmasın” dersen tahkirdir.

Kelimelerin hedefi değiştiğinde, anlamı da cezaya dönüşür.

Erkek karakterler genelde “Ama doğruyu söyledim” savunması yapar; kadınlar ise “Ama bunu nasıl söyledin?” sorusunu hatırlatır.

Bu ikisinin dengesinde, hem toplumsal barış hem bireysel saygı yeşerir.

Tahkirin Mizahi Hali: Gülmek mi, Küçümsemek mi?

Mizahın gücü bazen kalkan, bazen kılıç olabilir.

Bir karikatürist tanıdığım anlatmıştı:

— Mizah, hakikati söyler ama tokat gibi değil, kahkaha gibi vurmalı.

Gerçekten de birine güldürmekle alay etmek arasında çok ince bir çizgi vardır.

Alenen tahkirin en sık karıştırıldığı alanlardan biri de budur.

Sosyal medyada birine “şakayla karışık” laf etmek, bazen doğrudan itibarsızlaştırma haline gelebilir.

Yani, kahkaha bahanesiyle yapılan her dokunuş, bir yerlerde yara bırakabilir.

Forumun Sorusu: Sizce Nerede Durmalıyız?

Bu yazıyı forumda paylaştığımda, gelen yorumlar tam bir fikir mozaiğiydi:

Bir kullanıcı şöyle dedi:

> “Artık insanlar alıngan oldu, eskiden bu kadar dava açılmazdı.”

Bir diğeri cevap verdi:

> “Eskiden de kırılıyorduk, sadece sesimiz duyulmuyordu.”

Peki sizce, saygı mı azaldı, yoksa farkındalık mı arttı?

Alenen tahkir kavramı, aslında toplumun kendi aynasına bakması demek. Ne kadar empatiksek, o kadar medeni olduğumuzu hatırlatıyor.

Sonuç: Kelimeler Kadar Kibar Olmak

Tolga ve Gözde hikâyesine dönersek; bir hafta sonra Tolga özür diledi.

Ama bunu mahkeme dilinde değil, kalp dilinde yaptı:

— Belki haklıydın Gözde, bazen doğrular da kırıcı olabiliyor.

Gözde de gülümsedi:

— Ben de fazla sert olmuş olabilirim. Aleniyet bazen iki taraflıdır, değil mi?

Ve böylece, bir kafenin köşesinde hem iletişimin hukuku hem de kalbin adaleti yerini buldu.

Belki de “alenen tahkir”in en basit tanımı şudur:

İnsanın, kelimeleriyle bir başkasının onuruna gölge düşürmesi.

Ama işte, aynı kelimelerle birini onarabiliriz de.

Hangisini seçtiğimiz, bize kalmış.
 
Üst