Göz Sıhhati ve Hastalıkları Kısmı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Sezer Hacıağaoğlu, Kuzey Afrika’dan gelen ve birkaç gün Türkiye’de tesirini göstermesi beklenen çöl tozuyla ilgili ikazlarda bulundu.
Hacıağaoğlu, “Kuzey Afrika’dan gelen çöl tozlarının Türkiye’ye giriş yaptığı söyleniyor. Yüksek oranda gelebileceği bildiren çöl tozları, göz kapaklarının içine girmesiyle göz kapaklarının altında toz hapsolabiliyor. Göz kapaklarındaki göz kırpma hareketi sırasında gözün saydam katmanı olan korneasını ve şeffaf zar katmanı olan konjonktivasını bu tozlar mekanik olarak çizerek hasar oluşturabiliyor” dedi.
‘GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ İLE GÖZLER KORUNABİLİR’
AA’ya konuşan Hacıağaoğlu, çöl tozlarının ortasında mantar, virüs ve bakteri taşıyabilme potansiyeli olduğunun bilindiğini belirterek şunları kaydetti: “Bu tozların gözlerde direkt oluşturabileceği mekanik hasarın dışında bununla birlikte enfeksiyona yol açabileceği de unutulmamalıdır. Havadaki toz konsantrasyonu devasa yükseklikte oranlara ulaşmadan evvel yapılması gerekenler var. Toplumda pandemi niçiniyle maske kullanmasının büyük ölçüde devam etmesi, teneffüs yollarında toza karşı bir bariyer oluşturuyor. Fakat dış dünyaya açılan gözlerimiz yüksek oranda toza direkt maruz kalıyor. Bu niçinle çöl tozlarının yüksek konsantrasyonda olduğu kentlerde yaşayanlar, mümkün olduğunca tozların tesirli olduğu bu müddet ortasında konutlarda ve kapalı ortamlarda vakit geçirmelidir. Açık havada bulunmak zorunda kalınan müddette ise güneş gözlüğü yahut bariyer tesiri yaratabilecek şeffaf bir gözlük ile gözleri muhafaza altına almalarını tavsiye ediyoruz. Dış ortamda vakit geçirdikten daha sonra tozun gözlere kaçtığından şüpheleniyorsak, gözler ve göz kapakları kesinlikle bol su ile yıkanmalıdır. Gözlerde batma, göz kapağı altında yabancı cisim hissi, kanlanma, görme bulanıklığı üzere şikayetler meydana geldiyse en kısa müddette bir göz hastalıkları uzmanına başvurmak gerektiği unutulmamalıdır.” (HABER MERKEZİ)
Okumaya devam et...
Hacıağaoğlu, “Kuzey Afrika’dan gelen çöl tozlarının Türkiye’ye giriş yaptığı söyleniyor. Yüksek oranda gelebileceği bildiren çöl tozları, göz kapaklarının içine girmesiyle göz kapaklarının altında toz hapsolabiliyor. Göz kapaklarındaki göz kırpma hareketi sırasında gözün saydam katmanı olan korneasını ve şeffaf zar katmanı olan konjonktivasını bu tozlar mekanik olarak çizerek hasar oluşturabiliyor” dedi.
‘GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ İLE GÖZLER KORUNABİLİR’
AA’ya konuşan Hacıağaoğlu, çöl tozlarının ortasında mantar, virüs ve bakteri taşıyabilme potansiyeli olduğunun bilindiğini belirterek şunları kaydetti: “Bu tozların gözlerde direkt oluşturabileceği mekanik hasarın dışında bununla birlikte enfeksiyona yol açabileceği de unutulmamalıdır. Havadaki toz konsantrasyonu devasa yükseklikte oranlara ulaşmadan evvel yapılması gerekenler var. Toplumda pandemi niçiniyle maske kullanmasının büyük ölçüde devam etmesi, teneffüs yollarında toza karşı bir bariyer oluşturuyor. Fakat dış dünyaya açılan gözlerimiz yüksek oranda toza direkt maruz kalıyor. Bu niçinle çöl tozlarının yüksek konsantrasyonda olduğu kentlerde yaşayanlar, mümkün olduğunca tozların tesirli olduğu bu müddet ortasında konutlarda ve kapalı ortamlarda vakit geçirmelidir. Açık havada bulunmak zorunda kalınan müddette ise güneş gözlüğü yahut bariyer tesiri yaratabilecek şeffaf bir gözlük ile gözleri muhafaza altına almalarını tavsiye ediyoruz. Dış ortamda vakit geçirdikten daha sonra tozun gözlere kaçtığından şüpheleniyorsak, gözler ve göz kapakları kesinlikle bol su ile yıkanmalıdır. Gözlerde batma, göz kapağı altında yabancı cisim hissi, kanlanma, görme bulanıklığı üzere şikayetler meydana geldiyse en kısa müddette bir göz hastalıkları uzmanına başvurmak gerektiği unutulmamalıdır.” (HABER MERKEZİ)
Okumaya devam et...