Su-57 Kaç Adet Üretildi?
Askerî havacılıkla ilgilenen biri olarak Su-57 hakkında yapılan tartışmaları uzun süredir takip ediyorum. Kimileri bu uçağı “Rusya’nın gökyüzündeki devrimi” olarak tanımlıyor, kimileri ise “kağıt üzerindeki proje” olarak eleştiriyor. Gerçek şu ki, Su-57 (NATO kod adıyla Felon), sadece bir savaş uçağı değil; aynı zamanda bir ülkenin teknoloji, ekonomi ve strateji anlayışının yansıması. Bugün forumda konuşmak istediğim konu şu: “Su-57 gerçekten ne kadar üretildi ve bu sayı neden önemli?”
Kısaca Su-57: Rusya’nın 5. Nesil Hayali
Su-57, Rusya’nın beşinci nesil çok amaçlı savaş uçağı projesidir. Sukhoi tarafından geliştirilen bu uçak, ABD’nin F-22 Raptor ve F-35 Lightning II modellerine yanıt olarak tasarlandı. Proje 2002’de başladı, ilk uçuş 2010’da yapıldı, ancak tam anlamıyla hizmete girişi 2020’lerin başına kadar gecikti.
Beşinci nesil bir savaş uçağı, düşük radar görünürlüğü (stealth), süpersonik seyir, gelişmiş sensör füzyonu ve ağ merkezli savaş yeteneği gibi özelliklerle tanımlanır. Yani mesele sadece uçmak değil; görünmeden, duymadan ve fark edilmeden savaşabilmektir.
Üretim Verileri: Rakamların Ardındaki Gerçek
Şimdi asıl soruya gelelim: Su-57’den kaç adet üretildi?
Rusya Savunma Bakanlığı’nın 2024 sonunda paylaştığı resmi açıklamaya göre, yaklaşık 32 adet Su-57 tamamlanmış durumda (TASS News Agency, 2024). Bunların 22’si aktif olarak Rus Hava Kuvvetleri’ne teslim edildi, geri kalanlar test, eğitim veya üretim aşamasında bulunuyor.
Ancak bu sayı, başlangıç hedefinin oldukça gerisinde. 2018’de açıklanan plana göre, Rusya 2028’e kadar 76 adet Su-57 üretmeyi taahhüt etmişti. Şu anki üretim temposuna göre bu hedefe ulaşmak zor görünüyor.
Üretim sürecini yavaşlatan birkaç neden var:
1. Motor sorunu: İlk modellerde AL-41F1 motoru kullanıldı; asıl hedeflenen “Izdeliye 30” motoru hâlâ geliştirme aşamasında.
2. Yaptırımlar: 2022 sonrası uygulanan uluslararası yaptırımlar, uçakta kullanılan elektronik sistemlerin tedarikini zorlaştırdı.
3. Ekonomik kısıtlamalar: Rusya’nın savunma bütçesi öncelikle Ukrayna’daki operasyonlara yönlendirildi.
Bu verilere dayanarak, Su-57’nin üretim hacmi hem teknik hem de stratejik açıdan sınırlı kalıyor.
Karşılaştırmalı Analiz: F-35 ve J-20 ile Yan Yana
Dünyada şu anda aktif olarak beşinci nesil savaş uçağı üretebilen üç ülke bulunuyor: ABD (F-22, F-35), Çin (J-20) ve Rusya (Su-57).
| Model | Ülke | Üretim Adedi (2024) | Tahmini Birim Maliyeti | İlk Hizmete Giriş |
| ------------------ | ----- | ------------------- | ---------------------- | ----------------- |
| F-35 Lightning II | ABD | 980+ | 80 milyon $ | 2015 |
| J-20 Mighty Dragon | Çin | 250+ | Tahmini 100 milyon $ | 2017 |
| Su-57 Felon | Rusya | 32 | Tahmini 45 milyon $ | 2020 |
Bu tabloya baktığımızda Rusya’nın teknolojik kapasitesinin ABD ve Çin’in oldukça gerisinde kaldığı görülüyor. Ancak Su-57’nin maliyet açısından avantajlı olduğu da bir gerçek. Rusya, üretim miktarı az olsa da, uçağın daha düşük radar izi ve yüksek manevra kabiliyeti sayesinde taktiksel üstünlük sağladığını iddia ediyor (Janes Defence Weekly, 2024).
F-35, çok uluslu ortak üretim ve entegrasyon sistemleriyle öne çıkarken; Su-57 daha çok milli bağımsızlık vurgusuyla tanıtılıyor. Yani biri küresel ağ stratejisini temsil ederken, diğeri “tek başına durabilme” vizyonunu.
Farklı Perspektifler: Stratejik Zeka ve İnsan Odaklı Yaklaşım
Bu konudaki tartışmalar genellikle iki farklı bakış açısına dayanıyor:
- Erkeklerin ağırlıklı olduğu teknik çevrelerde, üretim sayıları, motor gücü, radar izi ve maliyet gibi veriler öne çıkıyor. Bu perspektif, “ne kadar güçlü, ne kadar hızlı, ne kadar ucuz” sorularını sorar. Bu yaklaşım stratejik, sonuç odaklı ve askeri analizlerde oldukça işlevseldir.
- Kadın araştırmacı ve analistlerin katkısı ise genellikle sosyal, çevresel ve politik etkileri vurgular. Örneğin, savunma sanayisinin kaynak dağılımına, bu yatırımların eğitim ve sağlık gibi alanlardan nasıl pay aldığına odaklanırlar. “Bir Su-57’nin maliyetiyle kaç okul inşa edilebilir?” sorusu, bu yaklaşımın temelini oluşturur.
Bu iki bakışın kesişiminde gerçek bir denge ortaya çıkar: teknoloji, yalnızca güç göstergesi değil; aynı zamanda toplumsal bir tercihtir.
Toplumsal ve Politik Etkiler
Su-57’nin üretim süreci, sadece mühendislik başarısı değil, aynı zamanda ulusal prestij meselesidir. Rusya, bu uçakla “ABD ile rekabet edebilecek bir güç” olduğunu göstermek istiyor. Ancak bu sembolik anlamın ekonomik yükü ağır.
Rusya’nın 2024 savunma bütçesi yaklaşık 84 milyar dolar; bunun yaklaşık %8’i hava kuvvetleri modernizasyonuna ayrılmış durumda (SIPRI Report, 2024). Bu da Su-57 projesine sınırlı kaynak ayrılmasına neden oluyor.
Diğer yandan, Çin’in J-20 programına devlet destekli yatırım fonları aracılığıyla daha geniş finansman sağlanıyor. Bu fark, sadece üretim sayısında değil, teknolojik yenilik hızında da etkisini gösteriyor.
Forumda şu soruyu tartışmaya açmak isterim:
> Teknolojik üstünlük, gerçekten ulusal güvenliği mi artırır, yoksa kaynakları başka alanlardan çekerek toplumun genel refahını mı azaltır?
Geleceğe Bakış: Su-57’nin Yeri Nerede Olacak?
Uzmanlar, 2030’a kadar toplamda 70–80 Su-57’nin üretilebileceğini tahmin ediyor. Bu sayı, Rusya’nın ihtiyacını tam olarak karşılamasa da, hava üstünlüğü projeksiyonunu korumasına yetecek düzeyde olabilir. Ayrıca ihracat potansiyeli de mevcut: Hindistan ve Cezayir’in ilgilendiği bildiriliyor (Defense News, 2024).
Ancak uluslararası güvenlik ortamı değiştikçe, “yüksek teknoloji” projelerinin maliyet etkinliği yeniden sorgulanıyor. Yapay zekâ destekli drone’lar, ucuz üretim avantajlarıyla geleneksel savaş uçaklarını gölgede bırakabilir. Su-57’nin kaderi, bu yeni dönemin stratejik dengesine bağlı olacak.
Sonuç: Rakamların Ötesinde Bir Gerçeklik
Su-57’nin şu ana kadar yalnızca 32 adet üretilmiş olması, yüzeyde bir başarısızlık gibi görünebilir. Ancak bu sayı, Rusya’nın teknik kapasitesinin, ekonomik kısıtlarının ve politik tercihlerin birleşiminden doğuyor. Asıl mesele “kaç tane üretildiği” değil, neden o kadar üretildiği sorusudur.
Bu tartışma sadece savaş uçaklarıyla ilgili değil; toplumların teknolojiye, güvenliğe ve önceliklere nasıl baktığıyla da ilgilidir.
Ve forumdaki herkese açık bir soru:
> Sizce bir ülkenin gücü, sahip olduğu savaş uçaklarının sayısıyla mı ölçülmeli, yoksa bu uçakların neden üretildiğini anlayabilme kapasitesiyle mi?
Belki de cevap, Su-57’nin gökyüzünde değil, onu inşa eden zihniyetin derinliklerinde yatıyor.
Askerî havacılıkla ilgilenen biri olarak Su-57 hakkında yapılan tartışmaları uzun süredir takip ediyorum. Kimileri bu uçağı “Rusya’nın gökyüzündeki devrimi” olarak tanımlıyor, kimileri ise “kağıt üzerindeki proje” olarak eleştiriyor. Gerçek şu ki, Su-57 (NATO kod adıyla Felon), sadece bir savaş uçağı değil; aynı zamanda bir ülkenin teknoloji, ekonomi ve strateji anlayışının yansıması. Bugün forumda konuşmak istediğim konu şu: “Su-57 gerçekten ne kadar üretildi ve bu sayı neden önemli?”
Kısaca Su-57: Rusya’nın 5. Nesil Hayali
Su-57, Rusya’nın beşinci nesil çok amaçlı savaş uçağı projesidir. Sukhoi tarafından geliştirilen bu uçak, ABD’nin F-22 Raptor ve F-35 Lightning II modellerine yanıt olarak tasarlandı. Proje 2002’de başladı, ilk uçuş 2010’da yapıldı, ancak tam anlamıyla hizmete girişi 2020’lerin başına kadar gecikti.
Beşinci nesil bir savaş uçağı, düşük radar görünürlüğü (stealth), süpersonik seyir, gelişmiş sensör füzyonu ve ağ merkezli savaş yeteneği gibi özelliklerle tanımlanır. Yani mesele sadece uçmak değil; görünmeden, duymadan ve fark edilmeden savaşabilmektir.
Üretim Verileri: Rakamların Ardındaki Gerçek
Şimdi asıl soruya gelelim: Su-57’den kaç adet üretildi?
Rusya Savunma Bakanlığı’nın 2024 sonunda paylaştığı resmi açıklamaya göre, yaklaşık 32 adet Su-57 tamamlanmış durumda (TASS News Agency, 2024). Bunların 22’si aktif olarak Rus Hava Kuvvetleri’ne teslim edildi, geri kalanlar test, eğitim veya üretim aşamasında bulunuyor.
Ancak bu sayı, başlangıç hedefinin oldukça gerisinde. 2018’de açıklanan plana göre, Rusya 2028’e kadar 76 adet Su-57 üretmeyi taahhüt etmişti. Şu anki üretim temposuna göre bu hedefe ulaşmak zor görünüyor.
Üretim sürecini yavaşlatan birkaç neden var:
1. Motor sorunu: İlk modellerde AL-41F1 motoru kullanıldı; asıl hedeflenen “Izdeliye 30” motoru hâlâ geliştirme aşamasında.
2. Yaptırımlar: 2022 sonrası uygulanan uluslararası yaptırımlar, uçakta kullanılan elektronik sistemlerin tedarikini zorlaştırdı.
3. Ekonomik kısıtlamalar: Rusya’nın savunma bütçesi öncelikle Ukrayna’daki operasyonlara yönlendirildi.
Bu verilere dayanarak, Su-57’nin üretim hacmi hem teknik hem de stratejik açıdan sınırlı kalıyor.
Karşılaştırmalı Analiz: F-35 ve J-20 ile Yan Yana
Dünyada şu anda aktif olarak beşinci nesil savaş uçağı üretebilen üç ülke bulunuyor: ABD (F-22, F-35), Çin (J-20) ve Rusya (Su-57).
| Model | Ülke | Üretim Adedi (2024) | Tahmini Birim Maliyeti | İlk Hizmete Giriş |
| ------------------ | ----- | ------------------- | ---------------------- | ----------------- |
| F-35 Lightning II | ABD | 980+ | 80 milyon $ | 2015 |
| J-20 Mighty Dragon | Çin | 250+ | Tahmini 100 milyon $ | 2017 |
| Su-57 Felon | Rusya | 32 | Tahmini 45 milyon $ | 2020 |
Bu tabloya baktığımızda Rusya’nın teknolojik kapasitesinin ABD ve Çin’in oldukça gerisinde kaldığı görülüyor. Ancak Su-57’nin maliyet açısından avantajlı olduğu da bir gerçek. Rusya, üretim miktarı az olsa da, uçağın daha düşük radar izi ve yüksek manevra kabiliyeti sayesinde taktiksel üstünlük sağladığını iddia ediyor (Janes Defence Weekly, 2024).
F-35, çok uluslu ortak üretim ve entegrasyon sistemleriyle öne çıkarken; Su-57 daha çok milli bağımsızlık vurgusuyla tanıtılıyor. Yani biri küresel ağ stratejisini temsil ederken, diğeri “tek başına durabilme” vizyonunu.
Farklı Perspektifler: Stratejik Zeka ve İnsan Odaklı Yaklaşım
Bu konudaki tartışmalar genellikle iki farklı bakış açısına dayanıyor:
- Erkeklerin ağırlıklı olduğu teknik çevrelerde, üretim sayıları, motor gücü, radar izi ve maliyet gibi veriler öne çıkıyor. Bu perspektif, “ne kadar güçlü, ne kadar hızlı, ne kadar ucuz” sorularını sorar. Bu yaklaşım stratejik, sonuç odaklı ve askeri analizlerde oldukça işlevseldir.
- Kadın araştırmacı ve analistlerin katkısı ise genellikle sosyal, çevresel ve politik etkileri vurgular. Örneğin, savunma sanayisinin kaynak dağılımına, bu yatırımların eğitim ve sağlık gibi alanlardan nasıl pay aldığına odaklanırlar. “Bir Su-57’nin maliyetiyle kaç okul inşa edilebilir?” sorusu, bu yaklaşımın temelini oluşturur.
Bu iki bakışın kesişiminde gerçek bir denge ortaya çıkar: teknoloji, yalnızca güç göstergesi değil; aynı zamanda toplumsal bir tercihtir.
Toplumsal ve Politik Etkiler
Su-57’nin üretim süreci, sadece mühendislik başarısı değil, aynı zamanda ulusal prestij meselesidir. Rusya, bu uçakla “ABD ile rekabet edebilecek bir güç” olduğunu göstermek istiyor. Ancak bu sembolik anlamın ekonomik yükü ağır.
Rusya’nın 2024 savunma bütçesi yaklaşık 84 milyar dolar; bunun yaklaşık %8’i hava kuvvetleri modernizasyonuna ayrılmış durumda (SIPRI Report, 2024). Bu da Su-57 projesine sınırlı kaynak ayrılmasına neden oluyor.
Diğer yandan, Çin’in J-20 programına devlet destekli yatırım fonları aracılığıyla daha geniş finansman sağlanıyor. Bu fark, sadece üretim sayısında değil, teknolojik yenilik hızında da etkisini gösteriyor.
Forumda şu soruyu tartışmaya açmak isterim:
> Teknolojik üstünlük, gerçekten ulusal güvenliği mi artırır, yoksa kaynakları başka alanlardan çekerek toplumun genel refahını mı azaltır?
Geleceğe Bakış: Su-57’nin Yeri Nerede Olacak?
Uzmanlar, 2030’a kadar toplamda 70–80 Su-57’nin üretilebileceğini tahmin ediyor. Bu sayı, Rusya’nın ihtiyacını tam olarak karşılamasa da, hava üstünlüğü projeksiyonunu korumasına yetecek düzeyde olabilir. Ayrıca ihracat potansiyeli de mevcut: Hindistan ve Cezayir’in ilgilendiği bildiriliyor (Defense News, 2024).
Ancak uluslararası güvenlik ortamı değiştikçe, “yüksek teknoloji” projelerinin maliyet etkinliği yeniden sorgulanıyor. Yapay zekâ destekli drone’lar, ucuz üretim avantajlarıyla geleneksel savaş uçaklarını gölgede bırakabilir. Su-57’nin kaderi, bu yeni dönemin stratejik dengesine bağlı olacak.
Sonuç: Rakamların Ötesinde Bir Gerçeklik
Su-57’nin şu ana kadar yalnızca 32 adet üretilmiş olması, yüzeyde bir başarısızlık gibi görünebilir. Ancak bu sayı, Rusya’nın teknik kapasitesinin, ekonomik kısıtlarının ve politik tercihlerin birleşiminden doğuyor. Asıl mesele “kaç tane üretildiği” değil, neden o kadar üretildiği sorusudur.
Bu tartışma sadece savaş uçaklarıyla ilgili değil; toplumların teknolojiye, güvenliğe ve önceliklere nasıl baktığıyla da ilgilidir.
Ve forumdaki herkese açık bir soru:
> Sizce bir ülkenin gücü, sahip olduğu savaş uçaklarının sayısıyla mı ölçülmeli, yoksa bu uçakların neden üretildiğini anlayabilme kapasitesiyle mi?
Belki de cevap, Su-57’nin gökyüzünde değil, onu inşa eden zihniyetin derinliklerinde yatıyor.